Dikkat Eksikliği Sendromu (Hiperaktivite)

Dikkat Eksikliği Sendromu (Hiperaktivite)

Tıbbi olarak Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) veya Aktivite ve Dikkat Bozukluğu olarak bilinen Fidgety Philippines Sendromu, önemli sonuçları olan ciddi bir bozukluktur. 

 

DEHB, bir çocuk özellikle dikkatsiz, dürtüsel veya "hiperaktif" olduğunda konuşulan bir akıl hastalığıdır. Dikkatsizlik, konsantre olmanın zor olduğu ve dikkatinin kolayca dağıldığı anlamına gelir. Bir çocuk yaşına göre çok dikkatsiz veya sabırsız davranırsa aşırı dürtüsel olarak tanımlanır. Huzursuz veya çok huzursuz olduklarında hiperaktif olarak adlandırılırlar. Örneğin, ders sırasında oturamamaları, genellikle kalkıp sınıfta dolaşmak istemeleri…

 

DEHB, çocuklarda ve ergenlerde en sık görülen ruhsal bozukluklardan biridir, erkekler kızlardan daha sık etkilenir. Tüm çocukların yaklaşık % 5,3'ünün DEHB'den muzdarip olduğu, yetişkinlikte% 2,5 civarında olduğu varsayılmaktadır.

 

DEHB nasıl gelişir?

DEHB'in gelişmesinin nedenleri henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Mevcut bilimin durumuna göre, çok faktörlü bir hastalıktır. Genetik yatkınlığa ek olarak, çeşitli çevresel etkiler de rol oynar.

 

•    Genetik


Çoğu durumda, DEHB ailelerde ortaya çıkar. Örneğin birinci dereceden akrabalarda bu rahatsızlık görülmüşse, DEHB gelişme riski iki ila sekiz kat artar. Bu nedenle, DEHB'e genetik bir yatkınlığa sahip olduğu varsayılmaktadır.

 

•    Çevresel faktörler


Bazı çevresel etkiler de hastalığın gelişmesi için risk faktörleridir. Özellikle doğum öncesinde, sırasında ve sonrasında beyin gelişimini etkileyen etkiler tartışılmaktadır. Annenin hamilelik sırasında nikotin ve alkol tüketimi, erken doğum, çok düşük doğum ağırlığı, aşırı ihmal, olumsuz ebeveyn davranışı ve diğer psikososyal stresler.

 

DEHB'nin belirtileri nelerdir?

 

DEHB, üç temel semptomla karakterizedir. Bunların gücü değişebilir ve aynı anda meydana gelmeleri gerekmez.

 

•    Dikkat bozukluğu


Hastalar uzun süre konsantre olmakta güçlük çekerler. Dikkatleri kolayca dağılır, dikkatsizce hatalar yaparlar ve düzgün dinlemiyorlar gibi görünürler.
Ancak bir bilgisayar veya cep telefonu gibi sizin için özellikle ilginç olan bir şeyle meşgulseniz, bunun tersi gerçekleşebilir. Çok odaklanmış, etrafınızdaki her şeyi unutmuş ve ortam içinde kayboluyormuş gibi görünebilir.

 

•    Dürtüsellik


DEHB hastaları bekleme sorunları yaşar ve genellikle aceleci davranır. Başkalarını rahatsız eder ve çabuk öfkelenir.

 

•    Hiperaktivite


En belirgin semptom, genellikle aşırı hareket etme dürtüsüdür ve hareketsiz oturmak zordur. Yetişkinlikte motor hiperaktivite de azalabilir ve kendini daha çok iç huzursuzluk veya sinirlilik olarak gösterebilir. Hastalık hiperaktivite olmadan da tamamen ortaya çıkabilir.


Sıklıkla ortaya çıkan komorbiditeler

Vakaların% 85'inde ek bir akıl hastalığı vardır.
•    Benlik saygısı bozukluğu
•    Anksiyete bozukluğu
•    Depresyon
•    LRS gibi ek kısmi performans kesintileri
•    Tikler
•    Takıntılar, zorlamalar
•    Yeme bozukluğu

 

DEHB'den ne zaman şüphelenilir?

Davranış sorunları aşağıdaki koşulları karşılıyorsa DEHB'den şüphelenilir:
•    Açıkça davranışlar gözlemlenir
•    Yaşa bağlı gelişimleri farklıdır
•    Hayatın en az iki farklı alanında meydana gelir (aile, anaokulu, okul, iş)
•    Sosyal, okul veya profesyonel ortamda önemli kısıtlamalar görülür
•    En az altı ay sürer
•    Okul öncesi çağda başlar.

 

DEHB Nasıl Teşhis Edilir?

 

DEHB tanısı, çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı veya özel olarak eğitilmiş bir çocuk doktoru tarafından yapılır. Hala güvenilir bir DEHB testi olmadığından, birkaç farklı bilgi kaynağı kullanılır:


•    Tıbbi geçmiş araştırması
•    Fiziksel inceleme
•    Nörolojik muayene
•    Konsantrasyon, zeka, akademik beceriler, duygusal ve sosyal gelişime odaklanan psikolojik testler
•    Günlük yaşamda DEHB semptomlarının tam olarak ne zaman ve ne şekilde ortaya çıktığını belgeleyen gözlem sayfalarının değerlendirilmesi
•    Mevcut komorbiditelerin belirlenmesi

 

Tedavi

Her tedaviden önce, DEHB'in gerçekte ne olduğu ve bununla nasıl başa çıkılabileceği hakkında tavsiye almak gerekir. Ebeveynlere ve çocuğa ek olarak eğitimciler veya öğretmenler de katılabilir. Belki de büyük bir tedaviye ihtiyaç olmadığı ortaya çıkabilir. Belirleyici faktör, anormal davranışın çocuk ve ebeveynler için ne kadar stresli olduğu ve örneğin okul gelişiminin zarar verip vermediğidir. Bakımına iyi uyku alışkanlıkları da yardım edebilir.


Bir çocuğun özellikle kısıtlayıcı olmayan hafif DEHB'i varsa, DEHB ile nasıl başa çıkılacağı konusunda ebeveynlik eğitimi yeterli olabilir. Bu tür programlar, kendi kendine yardım için yazılı materyal olarak yönlendirilebilir veya üzerinde çalışılabilir.


Sosyal veya okul sorunlarıyla ilişkili orta veya şiddetli DEHB'iniz varsa, okulda veya bir ailede belirli önlemler gibi ek adımlar veya Davranış terapisi işe yarayabilir. Hangi yardımların uygun olduğu, çocuğun kaç yaşında olduğuna, dikkatsiz veya hiperaktif olup olmadığına ve özellikle hangi yaşam alanlarının zarar gördüğüne bağlıdır.


İlaçlar, DEHB semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. İlaçla tedavi kararında çeşitli hususlar rol oynar: Çocuğun yaşına ek olarak, DEHB'in ne kadar şiddetli olduğu, psikoterapi veya eğitim araçlarının önceden denenmiş olup olmadığı, ebeveynlerin ve çocuğun DEHB ilaçlarının avantaj ve dezavantajlarının nasıl ağırlık taşıdığıdır. En yaygın kullanılan ilaçlar metilfenidattır. Metilfenidat işe yaramazsa veya başka nedenlerle kullanılamazsa, aktif bileşenler atomoxetine, dexamphetamine, guanfacine ve lisdexamfetamine kullanılması mümkündür.


Çocuklara ve ergenlere yönelik bir psikosomatik veya psikiyatri kliniğinde tedavi, yalnızca günlük yaşamda zorlukla başa çıkmada yararlı olabilir. Ciddi psikolojik komorbiditeler de hastane tedavisi için bir neden olabilir.

 

Beslenme değişikliği 

 

Endüstriyel besinler, mikro besin eksikliklerine sebep olur. Çocuklarda sinirlerin yetersiz beslenmesi DEHB semptomlarına yol açar. Ne yazık ki, çocukların vücutları zarar verebilecek maddeler için bir istek geliştirir. Rafine karbonhidratları, şekerli yiyecekleri, meyve suları ve hazır ürünleri tercih ederler. Aile bu maddelerden uzak durmalı ve beslenme planını değiştirmelidir.  


Ayrıca hassas çocuklarda yapay renklendirmeden kaçınılmalıdır. Temel kural şudur: Evde yapılmış yemeği yiyin. Fındık, mercimek, yumurta, balık, sebze ve meyveler sinirlerin gelişmesine faydalı olduğunu unutmayın.

 

Neredeyse her makalemizde görüşlerini yazdığımız Dr. Aidin SALİH Hanımefendi dikkat eksikliği için Gerçek Tıp Kitabında şunları söylüyor:

 

Bu sendrom, son 25-30 yıldır en önemli çocukluk dönemi problemlerin­den biri olan, nörobiyolojik bir bozukluktur. Dikkat Eksikliği Sendromu olan çocukların %30'unun sorunu konsantre olamamaktır. Bunlarda hiperaktivite sorunu yoktur. Dikkat Eksikliği Sendromu olan çocukların % 70'i ise hiperaktif, tuhaf davranan, organize olamayan, başladıktan işleri bi­tirmekte zorlanan, okulda başarılı olamayan çocuklardır. Çok konuşur, baş­kalarının sözünü keser,rahatsız edici bir şekilde sürekli koşar, tırmanır, sü­rekli kıpırdanır ve devamlı ayaklarını sallarlar. Düşünmeden tehlikeye atı­labilirler. Dikkat Eksikliği Sendromu, erkek çocuklarda kız çocuklara oran­la 3 kat daha fazla görülür. İstatistiklere göre, hiperaktif çocukların %70'i depresyonla ve korkularla yaşamaktadır.


Anne-babalar çocuklarda hiperaktivite belirtilerini üstün zekalı olma, diğer çocuklara benzememe, şımarıklık veya terbiyesizlik gibi, birbirinden farklı şekillerde yorumlarlar. Derslerde zorlanmalarını ise çok özel yetenek­lere sahip olma, tembellik veya huysuzluk olarak görürler. Yorumlama şekil­lerine göre çocuklarıyla ya övünür ya da onlardan şikayet edip sürekli ceza­lar verirler. Anne-babaların bu çocuklarla sağlıklı bir ilişki kurabilmeleri ve onlarla yakınlaşmaları çok zordur. Çünkü çocuklar, anne-babalarının bilgi­sizliği veya zulmü yüzünden bu karmaşık nörolojik duruma düştüğünü batı-nen bilirler. Bu durumda anne, baba ve çocuğun, günlük hayatlarında radi­kal değişim sağlayacak bir tedaviye hep birlikte başlaması gerekir.


1987'de Amerika'da yapılan Pediatrik Nöroloji ve Psikiyatri Sempozyu­munda "Dikkat Eksikliği Sendromu beynin kimyasal metabolizmalarındaki bozukluklardan kaynaklanabilir''kararı çıkmış,-ü dikkat arttırma ve davranış­ları kontrol etmeye yönelik ilaç tedavisinde Ritalin, Methylphenidat ve Dextroamfetamin gibi stimülanlarin kullanılması önerilmiştir. Tedavide başarılı ve güvenilir olduğu, çocuklarda bağımlılık yapmadığı ve yan etkileri az olduğu için bu stimülanların tercih edildiği açıklanmıştır. Ancak durum tam tersidir.


Türkiye'de stimülan olarak en çok kullanılan Ritalin'in yan etkileri.


Hemen ya da birkaç hafta içinde çıkan yan etkiler: Göğüs ve karın ağ­rıları, ciltte kızarıklık, ateş, anjin, mide bulantısı, baş dönmesi, kalp atışla­rının hızlanması, aşırı tepkisellik, ağlama krizleri, uykusuzluk, sinirlilik, kikişilik değişimi, garip dil ve yüz hareketleri, depresyon, intihara eğilim, pa­ranoya, halüsinasyon, çeşitli davranış bozuklukları, toksik psikoz, hatta Tu­ret Sendromu yani tikler ve istem dışı küfürlü konuşmalar. Ritalin çocuklar­da boy ve kilo gelişimini engeller ve bağışıklık sistemine zarar verir. Ayrı­ca güçlü bir bağımlılık oluşturur.