Lokman Hekim 32 Hastalık Tespit Etmiş-1
Lokman Hekim’in Tespit Ettiği 32 Hastalık
Derler ki, Lokman Hekim 32 hastalık tespit etmiş. Bunların 16'sının sebebi "ayaz", 16'sının sebebi de "boğaz" imiş. "Üşütme" ve "az ye" demek istemiştir. Dr. Aidin SALİH " Beslenme değişmeden hiçbir şey değişmez" derken aynı konunun üzerinde durur aslında. İbn-i Sina tedavi edemediği hastanın beslenmesini değiştirip hastayı sağlığına kavuşturduğu kitaplarda anlatılır. Tuzlu, yağlı, şekerli ve çok hamur işi tüketen insanların iç organlarını iflasa getirmesi boğazdandır. Her şey gibi yiyeceğin fazlası bütün organlarımızı iflasa götürür.
Eski hekimler, kâinat gibi insan bedenini de bir bütün olarak ele almışlar ve insan bedenini hastalıklardan bölgesel değil de bütün olarak tedavi etmişlerdir. Şöyle dense abartı olmaz; insanı tedavi etmekten çok onu hasta etmemeye gayret etmişlerdir. Çünkü hastalık insanın kendi seçimidir. Bir kimse beslenme hususunda dilediğince hareket ettikçe şahsın maddi hayatına zarar verir. Yaklaşık bir ay kadar önce üç ögün yemek yiyip sonra çig köfte, dondurma, gözleme (bunlar aklına gelenler) v.s yiyip hasta olduğunu bana birisi anlattı. Şimdi bu hasta olma işi bu kişinin kendi suçudur. Daha içtiklerini sormadım. Bu kadar tanımlanmayan ve bünyedeki mevcut enzimlerle hazmolmayan besinlerle vücut şaşkına dönüyor. Sonrasında vücut oraya buraya istif etmeye başlıyor. Organların istiap haddi doluyor. Artık o insan hastadır. Günlük yemek yeme ihtiyacını aştığımızda hastalıklar başlıyor. İnsanın yumruğu yeme ölçüsüdür. (Hareketli ve ağır işlerde çalışanlar hariç) Çok yendiğinde kalp dahil bütün organlar yıpranır.
Halk arasında az ama sık sık yemek önerenler çok. (Özellikle diyabet hastalarına). Bu bilginin "az" kısmı doğru ama "sık sık yemek" kısmı sıkıntıdır. Bedenin hazmında yenilen gıdanın az yada çok olması önemli değildir. Ağza atılan bir badem bile sindirimi harekete geçirmeye yeter. Önceki yenilenin hazmı tamamlanacak ondan sonra az veya çok başka bir şey yenecek. Bazen bir bardak suyun hazmı bile problem olabilir. Su, mideye indikten ve vücut ısısına ulaştıktan hemen sonra bağırsaklara geçer. Ama siz, su vücut ısısına ulaşmadan ağzınıza iki fındık atsanız; herşey suyla beraber fındığın hazım süresi kadar midede çalkalanıp durur. Yani bir bardak su iki fındık yüzünden bir saate yakın hazım işlemine tâbi tutuluyor. Acaba bunu günde kaç defa yapıyoruz. İbn-i Sînâ hastalığı bir önceki yemeği sindirmeden ikinci bir yemektir diye tarif eder. O yüzden öğünler arasında 5-6 saat mutlaka geçmesi gerekir.
Sofrada çeşit sayısını fazla tutmak, günümüzde alışkanlık olsa da eski hekimlerce pek tavsiye edilen bir yeme usûlü değildir. Peygamber Efendimiz (sav)'in süt ile birlikte et, balık, yumurta ve ekşi yemediği rivayet edilir. İbn-i Sînâ'da et ürünleri ile süt ürünleri arasında en az sekiz saatlik bir zaman aralığı konulması gerektiğini vurgular. Karışık yenilirse midede çürür. Bu kesinlikle hazım değildir. Bir de iyi çiğnemeden yemişsek mide ve bağırsaklar hemen hasta olur. Çok karışık yemek tüketildiğinde metabolik atıkları atmak çok zordur. Bir veya iki çeşit olursa çok kolay hazım olur. Sofralarımızda her şey var. Zararlı olsa da çeşitli olan yemekten az yemek, faydalı olan yemeği çok yemekten daha iyidir.
Dr. Aidin SALİH Gerçek Tıp kitabında hastalık sebeplerini sayarken 16 madde sayar. Bu 16 maddenin 7 tanesi Lokman Hekim'in de dediği gibi boğazdan kaynaklanmaktadır. Doktor Hanım kitanında şöyle der: 1- Az Çiğnemek. 2- Fazla Yemek 3- Karışık Yemek 4- Sık Yemek ( Bu maddeler yukarıda açıklanmıştır.) 5- Yeme ve İçmede Sıraya Dikkat Etmemek: Önce su içilmeli, sonra birlikte yememek şartıyla, meyve veya tatlı, sonra salata ve yemek yenmelidir. İki çeşit yemek yeniyorsa hafif ve sulu olanı ağır ve kuru olandan önce yemek tercih edilir. 6- Bayat ve Isıtılmış Yemekler: Dr. Aidin SALİH Gerçek Tıp kitabında şöyle der: Yemeği, piştikten sonra biraz soğutarak hemen yemek gerekir. Yemek insanı değil, insan yemeği beklemelidir. Yemek ısıtıldığında yeni kimyasal bağlantılar oluştuğu için, faydadan çok zararı vardır. Isıtılan yemeğin özü ve tadı değişir, hazmı ağırlaşır, hatta imkânsızlaşır. 7- Katkılı Hazır Yiyecek ve İçecekler.
Not: Açıklama yapılmayan mavi renkteki maddelerin üzerine tıklayarak yazıyı okuyabilirsiniz.
Eğer ki Hastalıkların Sebepleri yazısını okumak isterseniz aşağıdaki mavi linkten okuyabilirsiniz.
Yarısı ayaz dediğimiz hastalıklara da gelince, hem soğuk hem acı çekmek anlamında. Soğuk ve üşütmekle başlayan hastalıklar o kadar çok ki.Romatizma, bronşit, astım, sinüzit, bağırsak bozuklukları gibi. Ayaz kelimesinin bir diğer anlamı da, gelen hastalıklar adına acı, üzüntü, keder anlamında kullanılıyor. Ağacı kurt yer, insanı dert.
Dr. Aidin SALİH'e göre Üşüme Titreme "periferik kan dolaşımı veya kılcal damarlarda kan dolaşımının olmamasından" kaynaklanıyor. Üşümek çevre ısısının ani değişikliğine yanıt olarak çıkıyor, deri-damarlar ve kaslar koordineli olarak kasılıp-gevşeyerek, ısı değişikliğine yanıt vermeye çalışıyor. Üşümenin en önemli sebeplerinden bir tanesi anemi yani kansızlıktır. Kan üretiminde rol oynayan "B grubu" vitaminleri sadece sağlıklı bağırsaklarda üretilir. Mikroplar da bağırsaklarda yaşar. Yanlış beslenme, hazımsızlık sonunda midede çürüyen yemeklerin zehirli kalıntıları bağırsaklara iner ve orada yaşayan doğal, faydalı mikropları öldürür. Böylece vitamin eksikliği, demir eksikliği ve kansızlık ortaya çıkar. Sonuçta tiroid bezinin dokuları etkilenir. Hormon üretimi azalır. Metabolizma yavaşlar.
Bu durumda önce hazım düzeltilmeli, bağırsakları ve karaciğeri tedavi etmelidir. En önemlisi damarlardaki tıkanıklıkları hacamatla, sülükle ve damar açıcı ilaçlarla eritmek ve çıkartmak, böylece kan dolaşımını düzeltmek gerekir. Kırmızı pancar, ısırganotu yemek ve suyunu içmek, bol yeşillik ve zeytinyağı, taze veya doğal kırmız üzüm, demir yönünden zengin kaplıcalarda yıkanmak, ormanlık bölgelerde ve deniz kenarında çok yürümek, denizde yüzmek kansızlığa iyi gelir.
Bir kimsenin hemoglobin, demir, b12 ve d vitamini hormonu düşük ise mutlaka üşüme olur. Düşük olması demek kişinin kanındaki balgam hıltınının arttığını gösterir. Zamana yayılırsa bunun tedavisi kolaydır. 15 gün boyunca ısınmayan uzuvlarınızı doğal zeytinyağı ile yağlayın ve hemen yıkamayın. Bu yağ sıcaktır. Deriden kana nüfuz ederek balgamı ısıtır ve kana dönüşmesini sağlar. Vücutta ki kan miktarı artınca ısı yükselir. Yatakta üşüyorsanız yün malzemeler kullanın.
Sürekli şı soruyu bana soruyorlar " Eller ve ayaklar neden üşür?" Kılcal damarlardaki yoğun tıkanıklıkdan kaynaklanır. Aidin SALİH'e göre Özellikle 0 grubu taşıyıcılarında görülüyor. Beyaz ekmek ve süt ürünlerini tüketen kan grubu 0'ların kılcal damarlarında yoğun bir şekilde görülür. Bu tıkanıklık o kadar yoğun olur ki periferik kan dolaşımı yok olur. Diğer kan grupları kendi kan gruplarına göre beslenmez ise onlarında kılcal damarları tıkanır. Kılcal damarlara kan gelmez. Eller ve ayaklar daima soğuk olur ve hiç ısınmazlar. Bir kimse "Ben Isınamıyorum" diyorsa; periferik kan dolaşımı veya kılcal damarlarda kan dolaşımı yoktur. O takdirde bol bol kupa kapatmak( kansız hacamat) ve hacamat uygulamak gerekir. Böylece tıkalı olan kılcal damarlarında çatlama olur, sonra bağışıklık sistemi ile yeniden oluşur ve artık kan damarlardan geçmeye başlar. Kan dolaşımı düzelir soğuk olup ısınamayanlar ısınırlar.
Yazımız tek yazı ile olmazdı. Lokman Hekim 32 Hastalık Tespit Etmiş-2 yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Lokman Hekim 32 Hastalık Tespit Etmiş-2