Yazıya başlamadan önce bir husus üzerinde durmak istiyorum. Bunu herkes bilir. Bilmiyorsan sende bil ki, enerjisiz, sabırsız ve sebatsız hiçbir şey netice vermez, kazanılmaz. Başarılı insanlara baktığımızda onlarda hiç durmayan bir sebat ve güçlü bir gayret göreceksiniz. 

Kâinatta herşey enerjidir. Enerjisi olan herşeyin bir titreşimi vardır. Titreşimi olan herşeyin bir frekans seviyesi vardır. Bu frekans seviyesi kâinatla benim aramda sürekli olarak bir iletişim hâlindedir. Örnek verecek olursam alıcı verici anteni gibidir. Evrenden sana senden evrene, girdiğin ortamdaki ilk karşılaştığın insandan veyahutta ortamın enerjisinden de herşeyi alırsın. Yani sürekli olarak sana bilgi gelir. Senden de karşı tarafa bilgi gider. 

Enerji Asla Yalan Söylemez

Sen kendine yalan söyleyebilirsn. Enerjin asla yalan söylemez. Senin titreşimin seninle ilgili herşeyi evrene söyler. Sen sabah uyandığın zaman benim için hiçbir şey iyi gitmez dersen evren de sana dile benden ne dilersen der. Dolayısıyla ben bir şeyi çok istiyorum, niyet ediyorum: çok evlenmek istiyorum, iş kurmak istiyorum v.b. ARTIK HAZIRIM BEN. İstediğin kadar de. Eğer sen o niyetinin karşılığındaki titreşim seviyesinde değilsen yani sen arkada o kurban bilincindeki küçük kız/erkeğin korku dolu titreşim seviyesinde isen burada o konuşur. ENERJİ ASLA YALAN SÖYLEMEZ. 

Neyi istemediğine değil de neyi istediğine odaklandığında herşey değişir. Herşey enerjidir. Ve sen dünyaya bu enerjiyi nasıl yönlendireceğini öğrenmek için geldin. Bir kez enerjiyi nasıl yönlendireceğini öğrendiğinde istediğin herşeye sahip olabilirsin. Hiçbir şey imkansız değildir. Enerjiyi oluşturan etken en başta düşüncelerimizdir. Düşüncelerimizi kontrol etmeyi öğrenerek, neyi düşüneceğimizi seçerek enerjiyi de yönlendirebiliriz. Şükür odaklı olmak enerjiyi nasıl yönlendireceğimizi bize öğreten en etkili yöntemdir. Bu konuyla ilgili kitaplar okuyabiliriz.

Sınırları koyan biziz, bizim inançlarımız ve düşüncelerimiz. Sınırlar yoktur. Kendi kendine koyduğun sınırlar hâriç.

Dr. Aidin SALİH

Neredeyse her yazımızda bahsettiğimiz Dr. Aidin SALİH Gerçek Tıp kitabının Hastalıkların Başlaması ve İlerlemesi bölümünde titreşim ve frekansla ilgili şunları söylüyor: "Her bir hücre ve her bir organ belli bir titreşimle çalışır (Allah'ı zikreder). Ancak, atıkların birikmesiyle değişmiş olan hücre ve organların titreşim frekansları bozulur (Allah'ı zikirden ayrılır). Peygamberimiz (s.a.v.) "Allah'ı zikirden ayrılmayan hayvanı avcı avlayamaz", buyuruyor. Sağlıklı hayvanı ne yırtıcı bir hayvan ne de avcı avlayamaz. (Bilimsel araştırmalar, avlanan hayvanların tamamının hasta hayvanlar olduğunu göstermiştir.) Öyleyse, zikirden ayrılmayan organ da hastalanmaz."

Ayrıca Dr. Aidin SALİH diğer kitaplarından olan son söz 1'in Kuantum Tıbbı bölümünde şunları söylüyor: " Hastalık, kendi hatalarımızdan dolayı vücutta oluşan metabolik atıkların ve toksik maddelerin değişik yollarla dışarıya atılmasıdır. Bu durum son zamana kadar böyleydi. Fakat son zamanlarda rekombinant DNA ürünlerinin ortaya çıkmasıyla Nano-tip kendi pozisyonunu aldı ve artık zararlar kuantum seviyesinde oluşmaya başladı. Bütün dünyanın yeni bir yol arayışına girmesiyle aslında en eski yol olan kuantum tıbbı ortaya çıktı"